Dün gece rüyamda Messiyi gördüm,mahallede top oynuyorduk
üstü başı pis ve ter içindeydi ve benle girmiş olduğu ikili mücadele sonucu
yere düştü düştükten hemen sonrada nabıyon lan g.t dedi ardından topu
koltuğunun altına sıkıştırıp üç adım saydıktan sonra barajın yerini belirtmek
maksadıyla yere tükürdü sonra geri dönüp topu yere koydu tam o sırada kaleci Valdes
çıkageldi ve yalvarır biçimde bırak lan ben kullanayım hiç golüm yok dedi ama
Messi sittir lan diyip masumane isteğini hunharca geri çevirdi ve gereğinden
fazlaca gerileyip son sürat topa koşarak vurduktan sonra gol oldu gol sonrası
rakip takım,yani bizim takım kendimizi bilmezcesine kaleciye sövdük “nasıl
kalecisin lan” “her topu içeri alıyon” “kaleden çıkmak için bilerek gol yiyorsun”
gibi asılsızca baskı kurduk ve sonucunda kalecimizin kalesinde daha hırslı
olmasını sağladık ardından ben topu ayağıma alıp tam pas atacakken arabaaaaaaa
nidasıyla durdum ve yolun kenarına çekildikten sonra sinsice düşünüp araba
geçer geçmez maça başlayıp onları savunmasız halde yakalayacağımın planlarını
kuruyordum aklımda.Araba geçer geçmez planımı gerçekleştirmeye başladım orta
sahayı hızlıca geçtim defansı ise allak bullak ettikten sonra kaleci zekice
açılıp bana bir son vermek üzere hızla yaklaşırken topu kaldırıma çarpıtıp onu
ustaca etkisiz hale getirdikten sonra artık sona yaklaşmıştım.Kalenin önüne
geldim eğilerek topu kafamla yuvarladıktan sonra tek kişilik bir resitalin
finalini de bitirdim arkamı dönüp baktığımdaysa arkadaşlarım çılgınlarcasına
goooll diye seviniyordu.Messi ise golü kendine yediremeyip aşağı mahalleye
giden topu kastederek atan alır nasıl attıysan git al diye bana çıkıştı bende
ona her takımın kendi kalecisi alır diyerek anlaşmamızı hatırlattıktan sonra
alarm çaldı uyandım.
Emre ÇEVİK
7 Ocak 2013 Pazartesi
1 Aralık 2012 Cumartesi
HAYAT VE TAVUK DÖNER
Hayatın tüm yükünü
taşırcasına yorgun ve bitkin bir halde oturdum ve dedim ki "bi yarım ekmek
döner yapsana usta soğansız olsun",”ayran vereyimmi abime” dedi evet
dedim.sonra tekrar daldım derin düşüncelere uzaklara bakarak yediğim tavuk
dönerimi ayranla eş zamanlı olarak bitirdim ve kalktım,aklımda yine beni yiyip
bitirircesine dolaşan duygular eşliğinde otobüs durağına doğru yürümeye
başladım o an yürürken hayatın ne kadar karışık ve kalabalık olduğunun farkına
vardım birbiri içine geçmiş insanların ve arabaların arka fonunda çalan ses ise
korna,motor ve insan sesinden oluşan remix bir parça gibi geliyorken hayat
gözüme,dar bir kaldırımda karşı istikametimden gelen birinin sağından geçmeye
çalışırken karşı taraftaki yabancıda o tarafa yöneldi ve ikimizin arasında
amaçsızca bir ikili mücadele oluşuverdi sanki benim ayağımda top var ve onu
çalımlamaya çalışıyorum oda bir puyol bir maldını bir nesta ya bürünerek geçit
vermek istemiyordu sağ gösterip soldan,sol gösterip sağdan geçme denemelerime
karşı yinede bir sonuca varamamıştım.Ancak en sonunda Mahsun Kırmızıgülün
“Hepimiz Kardeşiz”şarkısının sponsorluğunda ateşkes ilan edip yollarımıza devam
ettik.Yine aklımda binbir düşünceyle zor zanaat otobüs durağına vardım herkes
dağınık bir şekilde sinsice beklediği otobüs için pusu kurmuştu amaç ilk binen
olup koltukların ve oturmanın zevkine doyasıya varmaktı,uzun ve sessiz bir
bekleme içerisindeyken çoğu sabırsız insanların içinden “nerde kaldı bu
mınakoduum otobüsü”küfürleri cirit atıyordu nihayetinde beklenen otobüs
uzaklardan görüldü bu arada dipnot olarak belirtmeliyimki yetişkin bir otobüs
bekleyicisi birkaç milyar öteden otobüsün geldiğini keskin gözleriyle
görebilir.otobüs durdu ve tarih derslerinde kitaplara konu olmayan ve
bilinmeyen gizli kalmış olan dünyanın en büyük savaşı başlar,herkes kıç
genişliğindeki kapıya doğru yüklenir bayanlar cinsiyetini fırsat bilerek
etrafındaki koltuk avcılarını sapık muamelesine sokarak uzaklaştırır erkeklerse
hayatları boyunca hemcinsine hiç yakın olmadığı kadar yakın olurlar bu
anda“ittirmesene be kardesim” diye tepkisini gösteren insan ayakkabısıni bir
kere bağlayan ve sonraki giyişlerinde ise ayağını ayakkabıya geçirmek için
burun kısmını duvara vurarak giymeye çalışmış bir çocukluk dönemi geçiren bir
insandır,”sıra var arkadaşım sıraya geçermisiniz lütfen diyen insansa
öğretmeninin her sorusunda parmak
kaldıran ve teneffüste futbol değilde kızlarla voleybol oynamış bir şekilde
çocukluk dönemini geçirmiş insandır.Bu şekil karışıklık ve hengame içerisinde
binildikten sonra otobüse ben yaşım gereği ve tecrübesizliğim nedeniyle ayakta
kaldım ve yeniden pusu kurarak oturan birinin önünde bekleyip kurnazca inmesini
bekledim ardından bilindiği üzere otobüs içerisindeki savaş son hızıyla devam
ediyordu kimisi cep telefonuna dalmış savaşı görmezden geliyor kimisi ise onca
karışıklığın içerisinde kitap yahut gazete okuyordu(fanatik) kimisi ise hayatta
kalma derdine düşüp şoföre isyan bayrağını çekiyordu “kaptan daha nereye
alacaksın sıkıştık burada”gibisinden laflarla.Ben ise tekrardan sonu gelmeyen
düşüncelerimle hayatın monotonluğuna inat savaşırken düğmeye basıp iniyorum
otobüsten,eve varıyorum televizyonun karşısına oturup yapmak zorunda
olduklarımı düşünüp bu kısa hayatta neden istediğimiz ve dilediğimiz şekilde
yaşamak varken sıkıldığımız ve yapmak istemediklerimizi yapıyoruz diye iç
geçirip alıp başımı gidesim geliyor herkesi her şeyi geride bırakıp sizin olsun
tüm otobüs koltukları diyip kapıyı vurup çıkasım geliyor ve tüm cesaretimi
toplayıp ayağa kalktım kapının kolunu tutup açtım tam o sırada annem”dışarıya
çıkıyosan gelirken iki ekmek al yemek hazır”dedi ve içimdeki alıp başını gidesi
gelen ben’in bu klişeyle ağzı burnu kırıldı burnundan kan geldi ve iki ekmek
alıp para üstüylede sakız aldı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)